9 Şubat 2011 Çarşamba

GÜNLERDEN NURŞEN

Bu ilk denemem değil. Bi kaç gündür uğraşıyorum deli gibi. Şu en yakından tanıdığımız "giriş-gelişme-sonuç" şeklinde bi şeylere karalamaya çalışıcam. Konuşur gibi yazmayı sevdiğimden bi kaç hatam olucak artık onu da mazur görürsün di mi? Görürsün, bilirim..Neleri mazur görmedin ki zaten o kocaman yüreğinle...Kocaman konusunda ciddiyim ha, hiç bi abartı yok. Az kişi bilir yaptığın büyük fedakarlıkları.Dile kolay altmış kişiden kırk beşinin döküldüğü, mezun olabilmemiz için en büyük bariyer olan tasarım dersinden, hepimizin dilini uçuklatan notu aldıktan sonra sırf ortalama yükselsin de bi kaç arkadaşın daha geçebilsin diye hocaya "lütfen benim notumu düşürün biraz" şeklinde yalvardığını bilen çok kişi var mı bilmiyorum ama bilsinler istiyorum. Bize dört yılımızı en konsantre haliyle veren yıllığın hazırlanmasında milyonlarca işinin arasında deli gibi koşturduğunu hatırlıyorum..Bütün sorumlulukların altına gıkını çıkarmadan girmiş, kimselere de tek kelime şikayet etmemiştin bu konuda. Onlar arsızlık yapıp sana yüklendiklerinde de mağrur bi gururla göğüsledin hepsini, yine kırmadın kimseyi, yapmadın. Kağıt üzerinde değil belki ama gönüllerin editörü oldun boyuna posuna bakmadan... Kimsenin gösteremeyeceği sabrı, özgüveni gösterip, hakettiğin ünvanı değil de özel bi teşekkür aldın.Yine de üzülmedin çok, ortaya çıkan iş iyiydi ve sen her zaman yaptığın gibi sana verilen sorumluluğu en muhteşem şekliyle yerine getirmiştin... İlk heyecanlarımın çoğunda sen vardın da açıkça söylemek gerekirse şu son üç yılımın heyecanıydın zaten sen... Bilim dünyasına ilk adımı öz teyzem kadar sevebileceğim Emine Teyzemin yemekleri eşliğinde senin yatağının üstünde attık sabaha kadar. Ve sabahlara kadar daha nicelerini..Yine aynı yatağın üstünde ve yine hiç haketmediğin bi şekilde aşk en olmadık yerinde tokat attığında sana ağladığını hatırlıyorum, sonra seninle birlikte ağladığımı,,, deli gibi birden gülmeye başladığımızı ve tüm bu duygu karışıklığından yorgun düşüp rüyaların en güzellerine dalmalarımızı... Hiç acımadım " Ağladığında çok çirkin oluyosun ya, öff" derken sana.. Bak yine hatırlatıyorum bil de hiç ağlama olur mu? 1 yıl boyunca jaluzileri olan, içinde bi kaç plazma cihazıyla sevimli mi sevimli görünen bi evimiz oldu ikimizin. Rengarenk döner sandalyelerden daha konforlu yatakta yatmış mıydım bilmiyorum... Gecenin bi yarısı duyduğum canavar sesinden korkup da seni tuvalete bile salmadım ya, hala pişman değilim bu arada.O hikayeyi biraz abartıp anlatıyorum şu anda.. yakında beytepe kampüsü canavarı diye bi haber görürsen televizyonda şaşırma e mi? Hemen sahiplen, senin de canavarın o. Sen öğrettin bana insanlara şans vermeyi? "Ya emin değilim, aşık mıyım bilemiyorum" dediğimde, yine sen senin odanda elimi tuttun da şans kelimesinin bambaşka bi tanımını yaptın bana.Çok güzel bi insanla çok güzel zamanlar geçirdim sayende. O güzel insana haksızlık ettiğimi düşündüğümde de yine en öğretmen tavrına büründün de bu kez duyguların en hasını öğrettin bana.Seni yirmi üç yıl önce bugün dünyaya getiren insan annelik yaptı bana da Ankaralarda en yalnızlık hissettiğim zamanlarda, belki de bu sebepten de ben seni kardeşimden ayırt etmiyorum şu anda... Zaten benziyoruz da bence birbirimize Sonra bi gün zatürre oldum ben, kitap çıkarıyodun o vakitler hatırlar mısın? geceleri koşa koşa gelip "özel" ballı şifalı sütü dayadın burnuma hep, mırklamalarıma aldırmadan. Ve diğer bütün canlarımla el birliği içinde ayağa kaldırdınız beni o zaman."100 kişiden 3 ü ölüyomuş ya zatürreden" diye bi sana anlatabildim google araştırmalarımın sonuçlarını, hiç acımadan vuruverdin ağzıma o zamanlar... En aşık en melankolik olduğum zamanlarda yine boyuna posuna bakmadan göğsünde dindiriverdin bütün gözyaşlarımı. Bir gün olsun şikayet etmedin, elinden geleni yaptın düzelebileyim diye de dinlemedikçe ben annenin yavrusuna üzüldüğü kadar üzüldün hallerime... saçlarını kestirdiğin gün dudağım uçukladı "Allahım bu nasıl güzellik" diye..Seninle uyumayı sevdim çok, sana sarılmayı, kıvırcık mı kıvırcık saçlarına kafamı gömmelerimi, seni öpmeyi çok sevdim. Geçen doğum gününü hatırladım bak şimdi. O videoyu hazırlarken sana ben, herkesin içinde ağladım hüngür hüngür.Akşamında doğum günü pastasıyla hazır ve nazır beklerken biz onbirlerde eve gelmelerine nasıl sinirlendiğim geldi gözünün önüne di mi? Merak ettim çok falan filan da bunun yanı sıra kıskandım çünkü, evet... gülçinler de kıskanır.. bizim yerimize gününün çoğunu başkasıyla geçirmene nasıl kızdım.. Sonra sana hediye başlığı altında aldırdığımaslında hepimizin işe yarayacak hediye vardı di mi? Beni hala seviyo musun?
Seninle havuzdan on dönüm yürümek bile keyifli biliyo musun?
Kocamaaan bi kumbara olsun bu yıl da , ve en güzel anılarımızı atalım yine içine, çok ama çok anı biriktirelim olur mu? Bak lazım oluyo kullanıyoruz sonra.Aramızda jenerasyon farkı var filan ama, bak o bile önemli olmayabiliyo bizim için
Hep yanımda ol nolur. Günüm gecem sen ol, ağladığım kutup yıldızım ol.Seni çok seviyorum balım, çok ama.
Sen de beni hep çok sev tamam mı?
Bugün günlerden Nurşen, ve korkarım bu hafta "belirli günler ve haftalar kitabı"nda NURŞEN HAFTASI olarak geçiyo, hepimize hayırlı olsun:)
Ha Emine teyzecim seni de çok seviyorum çok özledim bi de, ellerinden öperim:)

1 yorum:

  1. seni çok seviyorum ve hiç bıkmadan sevmeye devam edeceğim. iyiki varsın, varsınız... çok şanslı bi insanım ki etrafımda sizler varsınız. ayrıca tebrik etmek istiyorum seni büyük bi istikrarla doğum günlerimde ağlatmayı başarıyorsun beni. bi insan doğum günüde o kadar çirkin bi hale sokulmaz ki canım :) kocaman öpüyorum seni balım benim...

    YanıtlaSil