On tane birbirinden
farklı adamla tanıştım yakın zamanda.. O kadar farklılar ki, hem birbirlerinden
hem de çevrelerinden… Maharetlerine
şaşırmakla geçiyo günlerim.. şaırmak dediysem, hayran olmadan bi önceki
aşama işte… bi kere bu on tane adamın hepsi “Allah özene bezene yaratmış”
cümlesini en çok ben haklı çıkarıcam diye yemin etmiş olmalı ki hangisinin daha
yakışıklı olduğuna pek karar veremiyorum. Yani evet karınlarında baklavaları
yok belki ama kendi pufuduklarında o kadar yakşıklılar ki olmaz olsun baklava
diyorum : ) Gözlerimi ayıramıyorum filan bakarken.. Gülçin diyorum, on tane yaa
diyorum, ayıp değil mi diyorum… İçimdeki Sincanlı durur mu? “nesi ayıp be,
benim hepsi, hem güzele bakmak…” diye ağzını köpürte köpürte konuşuyo
durmaksızın..dokunmaya çalışıyorum gördükçe, evet hepsine birden.. hepini
hissetmek istiyorum, dokundukça heyecanlanıyorum, kalbim bi yerlerde bi tur
atıp geliyo … Bi de yüce rabbim durmamış, ne kadar yetenek varsa hepsini bu on
adam arasında bölüştürmemiş mi? “Yani yakışıklı filan da boş biraz” bile
diyemiyo insan onuna birden.. kiminin müzik yeteneği, kiminin yazma yeteneği,
kiminin yemek yapmaları filan, kiminin kıvrak
becerileri..Daha da neler var… Hepsinin
ismi aynı ama, o biraz değişik: parmak… Hepsi dünyanın en güzel yerinde senin
ellerinde yaşıyolar sevgilim… Sıfatları farklı biraz, kimisi başı çekiyo,
kimisi biraz edepsiz, kimisi serçe narinliğinde, bi kaç tane de işaret etmeyi
seven filan var ama hepsinin adı ne hikmetse parmak..Ve ben onların hepsine
birden aşık oldum galiba.. Bugün hepsini ayrı ayrı çok özlüyorum, hepsini
koklamak, belimde kavuşturmak istiyorum, seni çok seviyorum bitanem.. Günlerden
on tane adam.. Sevgiler…